4 Mart 2011 Cuma

blog'um geri gelmiş

yazmak çok güzel. çok rahatlatıcı. rahatlayamamak neden bu kadar rahatsız edici?
yazmak çok güzel. sen de.
o kadar yamyamım ki... şey istiyorum, hani yaşadık öldük diyelim ki, sonra bir matematikçi gelse ve seninle olan zamanı arka arkaya koysa, aradaki boşlukları atsa, öyle bir şey istiyorum, ölmeden, arka arkaya, seninle.
halsizlik gitmiyor. pijamalarım mavi, siyah, pembe. shakira çok enerjili. bundan bahsedince, testesteron fışkırtıları hemen onun boyalı, ıslak, araba yıkamalı bir videosunu çıkarıyor. hafıza çok acayip. hadi bellek diyelim. videodan perşembe günü olan videoya uçtum. netlik olmadan görüntü üretme üzerine son derece rahatsız edici bir video. yine de iyi. ama adamın biri var. o uzak olsun.
sana dönelim. ah rüyalarım!
ne zamandır psikopat rüyalarım yoktu. ilki çay yapıyorum. iki şeye de su koyuyorum. neydi onun adı. iki cup. iki demlik mi? evet. ikisi de su. sonra misafirlere ikram ediyorum beğenmiyorlar. çay çok önemli bu ortamda. olmuyor. sonra yine deniyorum. şöyle: kağıtlar koymuşum alttaki cin lambası gibi olan şeye. kağıtların içinde çaylar yüzmüş. kağıt da değil peçete gibi. sonra peçeteli çay getiriyorum. yok onu da beğenmiyorlar. ama rüyadan da biliyorum ki haklılar. ben çay yapamıyorum. yeni gelin muhabetleri oluyor. ağlıyorum. babam beni koruyor. ağlamam da yapmacık gibi. hani ıııııı yapıp gözlerini ovuşturursun. hani masallarda.
ağır gelir dedi. ağır geldi dedi. ağır gelmesi olabilir mi? ağır olması çok kuvvetli bir duygu.
ikinci rüyam. z'yi vurdular. ah diye bağırdım. kanlar akıyordu. ne yapıyorsunuz diye kurtarmaya gittim. bir ok da bana attılar. sıyırdı. sonra tam camdan atlayacaktım ki uyandım bir sürü ceset arasından. planlayınca olmuyor. ben yazarken buluyorum kendimi hep. bu da benim hikayem.
mağazaları dolaştım. bu hep bana vakit kaybı gelmiştir. ama dünya böyle işlemiyor. kodlar, kültürel bıdılar. kendimizi sunma biçimimiz. en çok kitabım var. en çok kitapçılarda vakit geçirdim. ugly betty. sivilceler de hiç gitmedi. her yerim hep öpüldü. ama bu çok heyecan verici. hani, çok büyük. yani, arkadaşlarını sevmediğini anladığı an. herkes özüne dönüyormuş. benim özüm. özüm. öz. beklentililerden... telefon sesinden... başka ülkelerden... kaldığımız yerden... bu kadar özlemişken... deli gibi iken... deli gibi... deli gibi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder