16 Aralık 2010 Perşembe

canikom

kıpırtı için müzik gerek.
"keyif" yazdım sildim bu kelime çok çirkin.
bu gece, return of the repressed gecesi.
tarkan sen çok güzelsin.
satın alınmış bir huzur.
asıl olandan ne kadar farklıdır?
zeytin çekirdeklerine değince sigara.
ve avakado kabuklu kahve fincanı altı.
dolabını açınca orada sen yoksan nasıl hissedersin?
başka yemekler, başka kıyafetler gibi.
return of the repressed.
ah seni ne kadar sevdim.
ne kadar. ne kadar. azıcık :)
değil. kocaman. gothic bir ev kadar. ama tatlı olanı.
bachmann ve faşizm iki kişi arasında başlar..
ve bugün başladı. seni küçük faşist. yine de seviyorum.
sorunlusun çünkü. uyum zorlukların var. bunlar dürüstçe.
ben de bir kabile reisiyim bu arada.
:)
kendimle buluşmayı bulduğum günden beri yalnız hissetmiyorum.
aslında ne kadar yalnız bir durum.
canikom.
caniko'larıma eklenenler. sizi hep içimde taşıyacağım.
etiket gibi değilsiniz hayatımda.
içimde sizi taşıyorum. vay be.
sen içinde kimi taşıyorsun?
neden parmaklarımla oynuyorum seni dinlerken.
biraz güç mü hissettirdin?
ve sonra elleri tatlı, kan alsan böyle patlayacak kadar dolu parmak uçları.
işte o sensin.
kavradığında.
ölüm gibi olur.
ama en güzelinden.
o bildik oryantel kafa sallaması.
oyun oynadın bugün.
neden yaptın?
ihtiyacın var mı?
varmış ki yaptın.
dolaylı oynadın hem de.
ah sen kızım.
ne kadar oyuncu ve değilsin.
bu kıpırtı geçmiyor.
ve öleceksin.
çamurlu solucanlar seni yiyecek.
nam nam.
bugünün en güzel flörtü neydi?
mmmm.
aşağı bakmak.
:)
daha çok intimate bir şeyler? intimate strangers ve intimacy.
o kadar çok genişliyorum ki.
böyle tüm dünyayı yedim sanki.
madde gibi değil.
ruhum büyüyor.
zor oldu.
ama çok güzel.
kendimi bölüp amip çıkarmak istemiyorum.
a.k'nin gözündeki ışık.
kadı kızı.
:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder