22 Şubat 2010 Pazartesi

Biraz Biberleyelim

Bildiğin kaybolmak bu. Sürekli kaybolunca bu, yeni bir var olma biçimi olmaz mı? O zaman kaybolmazsın da kaybolarak yaşayan biri olursun. Saçma. Acımasız. Yoğurtlu. Böcekli. Durağan. Yıkılan. Sararan. Ağır. Başka bir dil. Kutladın ama yine de öyle değil. Bu böcekler hiç bir yere gitmiyor. Bu böcekler yuva yaptı içine. Bu böceklere böcek ilacı bile... Kahırseverlik yok olmuş. Takvim doğmuş. Su şişesi mavi. Çay yarım. Sigara karanfilli. Delirmemek için... Delirecek kadar yürek... Her kurban bayramı sonrası yine ete dönüyorum. Adı ne korkunç! Kurbandan bayram olabilir mi? Bu hastalıklı şeyler... Bu rezil... Kandır kendini. Telkin de denir. Gül aynaya bakıp. Bir süre sonra kendiliğinden güleceksin. Damarların çıkacak. Kızaracaksın. Bu kuytu oda. Bu bilindik tasvir. Kan dolaşımı başkalaştı. Gözenekler açılmıyor. Sesini kullan demiştim. Kamburunu düzelt. Ona küfürler savurma. Fırlatıldın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder