sana söyleyemediklerimi buraya yazıyorum.
kıymetli yazmışsın.
ben seni içimde taşıdım.
çok öyle taşımıyorum. yani sinir oluyorum her şeye. bu çok kolay işte. ama sen, bir güneş gibi doğdun. ateş topu gibiydin. her yerinden kanlar fışkırcak gibiydi. seni hep çok güzel anlattım. seni hep merak ettim. bazen böyle sıkmak sıkmak istedim. sesini ve kırıtık tavırlarını izlemek çok güzeldi. sen bence bir tren prensisin! sana bunları söylemek için bu zamana kadar bekledim. ama yok. yine olmuyor. ben çok rezilce büyüdüm tatlım. söyleyemiyorum. bugün zorla, söyledim başka bir pıtırcığa. ama çok utanmak değil de,,,böyle çok kaçmak istedim hemen. kendime tahmmülüm yok ama siz içimde çok güzelsiniz. içime sizi soktuysam siz ben olur musunuz? ve o zaman size olan tahammülüme ne olur? buraya hiç girmeyelim. ben seni çok sevdim. hem de intimate sevdim. aramızda hiç bir nokta kalmayacak kadar sarılıp zıplasak? diğerlerini buraya yazamıyorum. ama muhtemelen ben sevdiğim her güzel tatlım gibi seni görünce de kaçıcam işte hep.
çok arabesk oldu.
çok yağmurlu oldu.
çok nasırlı.
çok cevizli.
çok sıkışmış parmak arasına kaçmış çorap tüyü gibi.
seni iyi ki tanıdım ama sen beni keşke dans ederken tanısaydın.
aman tamam böcek olarak hatırla.
bu böceklik hissi gitmedi, yapıştı, kaldı.
24 Ocak 2011 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder