6 Mayıs 2010 Perşembe

Birkaç Satır

Olmadı işte yine olmadı. Sıkıntı. Ayak sallama. Bunlar semptom. Ya da septom. Ya da se...

Bulunduğun yerde iyi hissetmiyorsan ne yaparsın?
Bulunduğu yerde, tam orada, kim iyi hissediyor?
Bulunmakla alakalı değil, yine aynı yere mi geldik?
Bedenini taşıdığın sürece nereye gidersen git...

Bu karıncalanma, bu rutin telefonlar... Ne isterdin? Gözlerini yum. Kuş cıvıltısı.
Başka? Çimen. Başka? Su. Başka?

Bunlar olduğunda ne istersin? Bilgisayar.

Pembe, mavi fosforlu. O kadar zahmetsiz... Zahmet vermemek için... Karşındakini düşünmediğin için... Yazın da senin gibi okunamayan...dır!

Beni oku diyen mi oldu?
Evet, okunsan sevineceksin.
Sevinmem ben, hiç gülmem.
Aynı şey değil.

Burada dur dedi adam. Burada. Tam burası. Bastırdı. Neresi orası? Kimsenin vakti yok. Vakit ne zaman birinin oldu ki? Tencere ne zaman tencerem olduysa o zaman. Fasülyem ocakta.

Yeter be. Bilinen şeyleri söyleme. Bilinmeyen ne var ki? Uzayı merak ediyorum. Uçmayı da. Merak bittiğinde ölürsün. Dişlerini gıcırdattı. Sizi görmek istemezdim.